Dünden Bugüne İnternetin Gece Kuşları

İnternetin gece saatlerinde kullanımıyla ilgili bir istatistik bulamadım. Konuyla ilgili kapsamlı bir araştırma ve rakamlar görmek isterdim. Bana göre en önemli ortak noktaları yalnızlık ve düzensiz uykunun getirdiği sağlık sorunları olan bu kitlenin. Bilgisayar başındaki gece kuşlarının davranışlarını, kullanım alışkanlıklarını, tabii ki kendi gözlem ve tecrübelerime dayanarak, ele almaya çalıştım. Bu arada 'dün'den kastımın 90'ların sonu ve 2000'lerin başı olduğunu da belirtmek isterim.



Önce kim olabileceklerinden ve herkes uyurken gözlerini bilgisayar ekranına sabitleyerek sabahı bulmalarının olası nedenlerinden başlayalım:

Sınava çalışma hedefiyle yola çıkan ama kendini internetin büyülü kollarında bulan gençler, 
Gece çalışanlar, 
Yarına iş yetiştirmeye çalışanlar, 
Kafalarındaki iş fikirleri yüzünden bir türlü uyku tutmayan genç web girişimcileri, 
Sahibi veya yöneticisi olduğu e-ticaret sitesinin istatistikleri için yarını bekleyemeyenler,
Aşk veya ayrılık acısının dermanını sanal ortamda arayanlar (yazarken bile içim acıdı),
Gerçek dünyada bulamadığı aşkı/cinselliği sanal ortamda arayanlar,
Herhangi bir oyunun pençesine düşmüş ve yegane amacı bir level daha atlamak olanlar,
Amaçsızca sabahı bekleyenler (en kötüsü bu),
Uykusuzluğu hastalık derecesinde yaşayanlar...

İyi kötü 10 kategoride toplamış olduk... Bilgisayar başında sabahlama sürecini evin sokağından geçen iki kamyonla açıklamak istiyorum. Gecenin henüz başında geçen çöp kamyonu "Saat geç oldu, hadi kalk da yerine yat" mesajı verir. Bu mesajı alıp uyuyanlara ne mutlu... Diğer kamyon ise bakkal ve marketlere sıcak ekmek taşıyan fırın kamyonudur ve onun sesini duyduğumuzda zaten sabah olmuştur. Bu iki kamyon sesi arasında da şunlar yaşanır:

Ciddi bir şekilde ve kararlılıkla e koyulma,
Bol kahve tüketimi,
Eser miktarda alkol tüketimi,
İsyana başlayan midenin kahveyle avutulamayacağının anlaşılması ve mutfakta yiyecek arayışı,
Ekmek arası 'bir şeyler' yemek veya akşamdan kalma yemekleri ısıtmak veya pratik olması sebebiyle makarna yapmak. Bu üç davranışın da yanlış beslenmeye örnek teşkil ettiğini hepimiz biliyoruz. Ama bu uyku ve yemek düzeniyle sağlıklı bir hayat sürmek gibi bir iddiamız yok zaten, değil mi?
Dikkatin dağılması, baştaki ciddiyetin yok olması ve video izleme sürecine giriş,
'Artık uyusam mı' sorusu,
Bir süre video izledikten sonra gelen 'televizyonda bir şeyler var mı acaba' merakı,
Televizyon sürecinden sonraki müzik dinleme seansı,
Gözlerin ve zihnin bulanıklaşması,
Hareketlerin yavaşlaması ve bunların sonucunda yatmaya bile üşenme süreci,
Asli amacın hatırlanması ve iş/ders için son bir hamle,
Dikkatin dağılması ve Facebook'ta amaçsızca gezinme,
MSN ve diğer anlık iletişim araçlarında herhangi bir canlı arama,
Nihayetinde uyuyakalma veya 'bu saatte yatarsam sabah kalkamam' diyerek sabahlama,
Sabahlama amacıyla uykuyu dağıtma amaçlı çeşitli aktiviteler (bu aktiviteler yine internet temelli olmakla birlikte traş olmak, bulaşık yıkamak, evi toplamak gibi değişik ve pek de akıllıca olmayan davranışlar şeklinde de görülebilir)...

Dünden Bugüne:


90'ların sonu 2000'lerin başı diye tanımlayacağım o dönemin gece kuşlarıyla bugünküler arasındaki benzerliklere ve farklılıklara bakalım:

İlk dönem gece kuşları için internet kadar televizyon ve radyo da önemliydi. Belki dial-up denilen bütçe zararlısıyla bağlanıldığı için belki de sanal içeriğe tam olarak ısınılamadığı için bir yandan TV ve radyo da açık olurdu. Dizi tekrarları, üçüncü sınıf aksiyon filmleri (Generalin kızı kaçırılmıştır ve kurtarılabilmesi ancak eski özel kuvvetler mensubu John'un yardımıyla mümkündür. İlk başta görevi kabul etmeyen John'un inadı uzun sürmez ve olaylar gelişir.), Gerçek Kesit, Zaga gibi yapımlar izlenirdi. Melankolik ve hırıltılı sesli DJ'lerin radyo programlarından kasete kayıt yapmak da önemli bir işti.
Bugün ise televizyona pek gerek duyulmuyor, diziler internet üzerinden izleniyor. Kendi adıma, en son ne zaman gece radyo dinlediğimi hatırlamıyorum bile.



İnternet denilince ilk akla gelen eylemin chatleşmek olduğu o günlerde ICQ, MIRC gibi araçlarla sohbet edilirken yabancıları ASL please sorusuyla tanımaya çalışılırdı.
Şimdi MSN (bu da uzun süredir demode sayılıyor), Facebook Chat veya Google Talk'ta tanıdık cümleler ararken; tanımaya çalışılan karşı cinse 'cam açıp açamayacağı' soruluyor.

Zuxxi, Chivi, Shockhaber.com gibi sitelerin yerini Zaytung, Bobiler ve İnci Sözlük almış gibi görünüyor. Ekşi Sözlük ise gece yaşayanlar için hala değerli bir sığınak olma özelliğini sürdürüyor.

O gecelerin uykusuzları forumlarda vakit geçirirken şimdi forum jargonunu ekseriyetle Facebook sayfalarında yaşatmaya çalışıyorlar.

Gecenin de etkisiyle içini İtiraf.com'a dökmek pek modayken günümüzde Twitter zaten itiraflar için kullanılıyor.

Müzik dinlemek, film izlemek için indirmek elzemken artık bunları online halledebilmek büyük kolaylık. Müzik demişken, 2000 yılının soğuk bir gecesinde radyodan Ciguli'nin kıvrak melodilerinin veya Murat Kekilli'nin Bu Akşam Ölürüm şarkısının yayılıyor olması muhtemeldi. Zira bu isimler müzik piyasasını adeta alt üst etmişti. Gecelerin şimdikinden daha zor geçtiğini bu iki örnek açıkça anlatıyor.



Gececiler için oyunun çok önemli olduğunu söylemeye gerek yok. Nokia 5110 model cep telefonumda bir yandan yılan oyunu oynarken bir yandan da umulan kişiden hiç gelmeyecek mesajlar bekleyerek sabahladığımı hatırlıyorum. Şimdi akıllı telefondan o kişinin Facebook profiline girip onlarca fotoğrafına uzun uzun bakmak mümkün. Yine bu telefonla oynanabilen yüzlerce oyun da cabası... PES 99'un heyecanının tüm yurda yayıldığını ve tehlikeli Counter ortamlarında sabaha kadar go go go diye bağırıldığını da hatırlıyorum.

Özetle, şimdi yatsam da sabah kalkamam sürecine girdiğim şu dakikalarda uykusuzluğun zararları başlıklı haberden bir bölüm paylaşmak istiyorum:
"Uzun yıllar uyku noksanlığı yaşamak metabolizmayı etkileyerek obezite ve tip2 diyabet riskini artırıyor. Ayrıca tüm gece ayakta kalanların günlük aktivitelerini gerçekleştirdikleri işleyen belleklerindeki becerileri % 15 oranında düşüyor..."


Benzer Yazılar:
100 Milyar Dolarlık Facebook'u Biz Nasıl Kullanıyoruz?

Blogu Twitter'dan takip etmek için buraya tıklamak yeterli.

1 yorum:

  1. Yorum yapmamak olmazdı. Yıllardır bırakmak için çalıştığım ama bırakamadığım saatleri çok güzel anlatmışsın. Zihnine sağlık.

    Sigarayı, alkolü bıraktım ama şu gece yaşamayı bırakamadım. Kıyamıyorum.

    Sadece bir ekleme yapmak istiyorum. Kendi adıma söyleyeyim, gece yaşamanın bana en büyük getirisi 'okumak' oluyor. O sessiz saatlerde okumaya kaptırmak kendini o kadar güzel oluyorki.

    Bu gün bir kitabı bitirdim ve (affet ne olur) tuvelet için blog aradım, seni buldum. Çok güzel stırlardı, teşekkür ederim...

    Aydın AKTAR
    aktaraydin@gmail.com

    YanıtlaSil