Kristal Elma Ödül Töreni izlenimleri


24’üncü Kristal Elma Töreni dün akşam yapıldı. Tören tabii ki eğlenceliydi zira Suada’da, o ortamda apartman yönetim toplantısı yapılsa o bile eğlenceli olur… Aklımda kaldığı kadarıyla ödül gecesinden izlenimlerim:
Önceki yıllarda yaşanan “havuza atlama” geyikleri bu yıl da duyuldu ama bu düşüncesini icraata döken olmadı. En azından ben göremedim. “Jüri Başkanı kimse en çok ödülü o kapar” geyikleri de devam etti tabii ki.


Reklamcılarla ilgili yürekten inandığım tezimi bir kez daha ispatlama imkânı buldum: Reklam sektöründe çalışan kadınlar güzel, erkekler alabildiğine çirkin! Maalesef durum bu. Hakikaten çirkin adamlarız. Bazılarımız bu makus kaderine direnmek adına olmadık işlere girişip kendine marjinal tarzlar edinme yoluna gidiyor ama bu çaba daha da fena görüntüler oluşturmaktan öteye geçemiyor. Yine çokça, giyen kişiye kendini sırım gibi bir İsveç delikanlısı olduğu yanılgısını yaşatan düşük belli ve dar pantolon, dağınık saç, mahalle kasabının ilk gençliğe adım atmış oğlu misali zavallı bir bıyık, askılı pantolon (Evet hala devam ediyor), hemen her ajansın demirbaşında bulunan kalın çerçeveli gözlükler, “Ben tip olayını zaten pek takmıyorum” imajı veren kirli sakal, yaz mevsimine isyan niteliğinde bir süveter ve yavaş yavaş müteahhitliğe evrilmiş orta yaş üstü bronz tenli abi gördüm. Her şey normaldi yani. Bu çabaları takdir etmekle birlikte, işe yaramadıklarını bir kez daha ifade etmekte fayda görüyorum. Türk Reklamcılığında Erkek Kılık Kıyafeti konulu çok uzun bir doktora tezine konu olabilecek bir durum bu. Allah’tan, dijital ajansların pek katılmadığı bir etkinlikti de daha fenalarını görmemiş olduk diyerek bu acı veren konuyu bitiriyorum.

Ödüllerin gerçekten de pek önemli olmadığını da bir kez daha görmüş olduk. Kazanan da kazanamayan da pek önemsemiyor aslında. Bir nevi, ödül bahane kokteyl şahane durumu. Zaten katılmayan ajans-katılan ajans oranı birbirine çok yakın. Ve evet, kazanan işler yine hep büyük ajanslardandı. Buna karşın “ağır toplar” hemen hemen hiç ilgi göstermemiş. Bir tek şapkasıyla ve tüm ihtişamıyla Oğuzhan Akay’ı gördüm. Ortam tamamen gençlere kalmış ve bu gençlerin de tek amacı eğlenmek. Bunu anlamak istemeyen tek kişi sanırım Reklamcılar Derneği Başkanı’ydı. İlkokul öğretmeni gibi törendekileri susturup kendisini dinletmeye çalışması bence gereksizdi.

Verilen ödüllerle ilgili dikkatimi çeken bir konu, geçen yıllardaki gibi kimsenin görmediği ve düşük tirajlı gazetede bir kez yayınlanmış ilanların azalmış olmasıydı. En azından benim daha önce görmediğim ilanlar pek yoktu… Diğer ajanslara oranla daha az ödül almasına rağmen bence gecenin tartışmasız yıldızı Concept Reklam Ajansı’ydı. Concept’in, diğer reklamcıların gözünde de büyük sempatisi var. Sahneye her çıkışlarında bol alkış aldılar. Kendileri de yaptıkları işler gibi (Elit Çikolata) sempatik, samimi insanlar. Ödül aldıkları işler de yaratıcı olduğu kadar verimli.

Dillerden düşmeyen “dijital ve mobil çok önemli, öyle böyle değil ooww çok çok önemli” feryatları organizasyon kuruluna pek ulaşmamış olacak ki, bu kategorilere fazlaca değer verilmediğini gördüm. Hala klasik reklamcılığın çok büyük ağırlığı vardı. Kötü anlamda söylemiyorum, sadece bir tespit.


1 yorum:

  1. En az tören kadar eğlenceli bir yazı. Analizin böylesi! Tebrikler.

    YanıtlaSil