Özellikle son 5 yılda, pazarlama ve medya sektörlerinin kanayan yaralarından biri, sürekli yeni ve çok büyük iddialarla ortaya çıkan ve 'elindeki o yeni trendin' pazarlamayı/iletişimi baştan yaratacağını savunan insanlar... Konferanslarda, bloglarda, röportajlarda o kadar gaza gelirler ki, misal, Pinterest kullanmayan bir rulman üreticisinin hemen yarın batacağını ve çoluğuyla çocuğuyla sokakta kalıp ibret niyetine anahaber bültenlerine çıkarılacağını sanırsınız. İşte bu trendlerden biri de "içerik yeni kraldır" mottosu.
Bu gaza gelişlerin nedenlerinden biri belki de, çok fazla yurtdışı kaynaklı blog, dergi filan okumak olabilir. Bir de, havalı cümleler kurmazsa ölecek hastalığına yakalanmış olmak... 2 yıl önce "Artık televizyon kesinlikle öldü" diyen adam gördüm ben. Ve bunu, meyhanede bir büyük rakının ümüğünü sıkmışken değil, aklı başındayken ve röportaj verirken söyledi. Şimdi gidip baksan, evde Acun'un yarışmalarından birini izleyip jürilere sinirleniyordur... Konuyu çok dağıttım evet ama kendi sektöründen, kendi ülkesinden, ülkesinde paranın başında oturan insanlardan haberi olmadan; üç tane Mashable / Techcrunch yazısı okuyup pazarlamayı yeniden yaratanlardan bıktım.
"İçerik yeni kraldır" (daha havalı olduğu sanrısıyla "content is king") diye coşmadan önce biraz kafa yormak gerek:
** Evet, içerik önemli. Ama bu yeni bir şey değil ki! İçerik her zaman önemliydi. Bunu Orhun Yazıtları'nda bile görebilirsiniz. O kadar eskiye gitmeyelim derseniz, John Deere'nin (Türkiye'deki kullanımıyla Cöndere) The Furrow adlı dergisinde göz atabilirsiniz. Kaldı ki, bu ülkede neredeyse 20 yıldır içerik ajansları var.
** Evet, içerik önemli. Ama değil kral olmak, kıçına giyecek donu bile yok içeriğin. Zira bütçe yok. Pazarlama / medya bütçelerini yönetenlerin umurunda değil içerik. Trafik, tıklanma sayısı, like sayısı önemli ama kaliteli içerik umurunda değil. "Ama olmalı" demek, "şu an kar yağıyor olmasaydı bikiniyle dolaşmak tenime çok iyi gelecekti" filan demek kadar mantıksız. Çünkü ortada bir gerçek var ve tek kral o gerçek.
** Bugün bir internet sitesinin, basılı bir yayının kaliteli içerikle hak ettiği parayı kazanması imkansız. Zira içerik üretmek; maliyet, zeka ve yetenek gerektirir. İçerik gerçekten pahalıdır. Türlü rezillikler, acılar yaşatır insana. "Video content bu dönemin en kârlı işi" demeden önce, misal, UzmanTV yöneticilerine gidip bir sor, "Abi video işinde çok para var diyollar, doğru mu?" diye. Onlar da yıllarca göğüsledikleri zorlukları anlatsın sana ya da anlatmadan sopayla kovalasın.
** Evet, içerik önemli. Ama bunun ateşli savunucularının ortaya koyduğu ve başarıya ulaşmış bir iş, bir model, bir kral yok henüz. Kimse kusura bakmasın da, "Coca-Cola içerikle muazzam başarı sağladı, hadi siz de yapın" demek pek bir şey ifade etmiyor. Coca-Cola pazarlama aracı olarak at kestanesi (şu anda aklıma gelen en acayip şey bu) kullansa bile bir başarı hikayesi yazabilir. "Benim bir iddiam var ve şunu şunu yaparak başarılı olup bu iddiamı kanıtladım" dersen ancak o zaman bir inandırıcılığın olur; Coca-Cola'nın case study'sini anlatarak değil. Koltuğunun altına, gerçekten kral bir içerikle hazırladığın yayınını alıp, kapı kapı reklam almak için dolaşmamış ve "yav iyi de sizin trafiğiniz/tirajınız kaç?" sorusuyla yüzleşmemiş insanın trend uzmanlığı, kanaat önderliği, karı boşayan bekardan farksız bence. Kendi pazarını tanımadan bu kadar gaza gelip trend uzmanlığına soyunmanın ciddiye alınacak bir tarafı yok. Niyetin, "bakın yeni kral bu" diye ortamı ısıtıp o işle para kazanmaksa ayrı tabii.
** Evet, içerik önemli ama kral filan değil. İçerik, şu anda tam olarak, Şener Şen'in canlandırdığı Züğürt Ağa'dan başkası değil. Havalı ama çulsuz ve itibarsız. İtibar kazanması ve saygı görmesi için o kadar çok çalışması ve bağırması gerek ki, o zamana kadar zaten bizim heyecanlı trend uzmanlarımız yeni bir kral bulmuş ve ona tapınıyor olurlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder