Evet çok okunuyorlar, evet yeni trend bu, evet sahipleri iyi kazanıyor, evet içeriğin kuralları yeniden yazılıyor. Ama başarılı olmak o kadar kolay mı?
Konunun ruhuna uygun olarak, madde madde yazıyorum:
Türkiye'de bu alanda durum ne?
* Halihazırda, yukarıdaki tanıma uygun yayın yapan iki büyük site var diyebiliriz: ListeList ve Onedio. Bi hevesle başlayıp gerisini getirememiş en az 7 tanesini daha sayabilirim. Onedio biraz farklı ve bence sorunlu bir model. Kendi yolunda başarılı ama 'user generated content' denilen şeyin külfetleriyle (içeriğin kalitesizleşmesi, kontrolün zorluğuyla gelecek telif ve hakaret davaları vs) boğuşacaklar gibi görünüyor... Bir de yine farklı bir tarzı olan Line.do var. Beklenen atılımı bir türlü gerçekleştiremedi, sabırla bekliyoruz. Onlar da ugc'in olumsuz getirileriyle boğuşmaya hazırlardır umarım. (Bu arada, ugc için Ekşi Sözlük'te kullanıcı türevli içerik ifadesi önerilmiş. Güzel gibi.)
* Doğan Grubu, her yeni akımın içinde olma ilkesi gereği, Radikalist ile burada da var olmaya çalışıyor tabii ki. Bana göre Doğan'ın bir nevi pilot oluşumu. Radikalist'le bu alanı tartmaya çalışıyor; ümit verirse daha büyük bi hamle gelecek. Ama başarılı olacağını sanmıyorum. Hatta küçük oyuncuların önünü kesmekten başka bir işe yarayacağını sanmıyorum. Nasıl böyle kesin konuşuyorsun derseniz, net bir sebep gösteremem. Hürriyet'in (ve diğer ana akım medyanın) elleri kocaman ve böyle ince işleri pek kıvıramıyorlar sanki. (Metaforun kulağına su kaçırdım)
* Webrazzi'nin, bir süre önce satın aldığı Sosyalmedya.co'yu bu taraflara iteceğinin işaretleri var. Mashable'ın dönüşümü gibi düşünebilirsiniz. Bu sonuca nereden vardın derseniz, biraz dedikodu biraz da gözlem derim. Örneğin "Resmi ortamlardan nazikçe ayrılmanızı sağlayacak 7 cümle" başlıklı bu metin gibi. Yapar mı bilmem ama yaparsa başarıya en yakın aday gözüyle bakıyorum.
* Bu tarz yayıncılığın daha niş alanlara yayılacağının bir göstergesi olan ve başarılı olursa diğer markalara da cesaret verebilecek bir proje yayına girdi; yemek.com. Yemeksepeti'nin bu işe inandığı belli; hem uzun sayılabilecek bir hazırlık dönemi sağladı hem de başka projelerde çok rahat başarı getirecek bir domain'i sundu. Listelist'in kurulup serpilmesinde önemli rolü olan Batuhan Apaydın yönetimindeki sitenin (ekipte yine Listelist'in as oyuncusu Ufuk Utaş da var) bir başarı örneği olmasını umuyorum / istiyorum.
* Bunların dışında, haber siteleri dahil birçok mecranın listelere göz kırpmaya başladığı görülüyor. Ama haber sitelerinin anlamadığı nokta, olayın sadece liste olmadığı...
İnternetten büyük paralar kazanmayı hayal edenlerin genel bir problemi var: Örnek aldıkları sitelerin mütevazı kuruluş hikayelerine aldanmak. Maalesef 'ikincil' işlerin kuruluşu ve tutunması o kadar mütevazı şartlarda gerçekleşmiyor. Kısa vadede para getirmesini istediğimiz her işe, o oranda para yatırmamız şart. Türkiye'de, bu tip bir 'yeni nesil içerik sitesini' hayata geçirip 6 ay içinde para kazanmaya başlamayı düşleyen birinin muhtemel harcama kalemlerine bakalım. (İşi sen ben bizim oğlan usulüyle yapmayacağını varsayıyorum)
İçerik üretimi pahalı ve yoğun emek isteyen bir iştir
* İçeriği üretecek kişiler... İnsaflı davranıp "en az 3 editör" diyorum. Gündemi takip eden, üslubu bu tarz sitelere uygun, mizah yönü kuvvetli, halk tabiriyle 'piç, fırlama' denilebilecek bir karaktere sahip veya öyleymiş gibi yazabilecek, SEO vs. kurallarından haberdar, çok geniş bir yelpazede yazabilecek kadar bilgiye görgüye sahip, disiplinli çalışabilecek, çalıp çırpmadan orijinal içerik yaratabilecek en az 3 kişi. Bu kadar özelliği barındıran ve aylık 3 bin liraya çalışmayı kabul edecek birilerini bulabilmek pek kolay olmasa gerek. 3 bin liradan az ödemeyi veya "yav stajyer ayağına şeyaparız onu, o kolay" çiğliğiyle işe girişmeyi düşünmüyorsun tabii ki. Hı? O zaman sitenin adını da ucuzetinyahnisi.com koyarsın.
* Ofis, hosting, tasarım, vergi, fatura gibi temel giderler,
* Sitenin kıçı başı oynamaya başladığında oturup ağlamamak için bir IT'ci,
* Kapı kapı dolaşıp reklam ve sponsorlu içerik kovalayacak iki prezentabıl abi/abla,
* Sosyal ağ hesaplarını idare edecek bir abi/abla,
* Tanıtım giderleri,
* Ve en az 6 ay para kazanmadan dayanabilecek kadar billur (yaklaşık 13 kilograma tekabül ediyor).
* "Hayır abi, bu dediklerinin hepsini ben tek başıma hallederim" dersen de; depresyon, beyin kanaması, kanser gibi rahatsızlıkları kapsayacak sağlam bir özel sağlık sigortası (bence yine aynı hesaba gelir).
Çok farklı sitelerle rekabet
Mutsuz ofis insanlarından kolay beğenmeyen öğrencilere, Facebook'ta okey oynayan sıkılmış amcalardan Twitter'da kavga edecek adam arayan tiplere kadar geniş bir kitlenin dikkatini çekmeyi ve onları eğlendirmeyi amaçlıyorsun. Bu yüzden de rakiplerin çok kalabalık.
* İnci Sözlük seviyesinde 'fırlama' olabilecek misin?
* Televizyonda gördüğü bir şeyin caps'ini 10 dakika içinde hazırlayıp ortamlara salan isimsiz internet kullanıcıları kadar hızlı olabilecek misin?
* Ekşi Sözlük kadar ilginç ve yararlı bilgiler sunabilecek misin?
* Zaytung, Bobiler gibi gözbebeğimiz sitelerin (hatta mizah dergilerinin) çıtayı koyduğu yerin üzerinde tutunabilecek misin?
* Ciddi olduğunu öne süren haber sitelerimiz seviyeyi bu kadar aşağı çekmişken 'light haber' konusunda tatmin sağlayabilecek misin?
* Senden önceki oyuncuların taklidi gibi görünmemek ve onların yanında ezilmemek için nasıl bir planın var? Ortalık "X yapınca Y sonucu veren 12 şey" başlıklarından geçilmiyor. Olay, haber sitelerinin her konuyu galerilerle anlatması gibi bir duruma gelecek. Her şeyin listesi olacak filan. Nasıl farklılaşacaksın? Örneğin, kaliteli videolar üretebilecek misin? Alt kategorilerini gerektiği gibi besleyebilecek misin?
Türkiye'de bir sitenin reklamdan para kazanmasının zorlukları
Haydar Dümen'in köşesine gelen soruların çoğunluğu boyut ile ilgili, biliyorsunuz. İşte, kafayı boyuta takmış o adamların kuzenleri, büyük reklamverenlerin yönetiminde söz sahibi. Onlar da kafayı tık sayısına, trafiğe takmış durumda. Kafa aynı kafa. İşin içine haber sitelerinin trafik ihtirası, reklam fiyatlarının en başından düşük tutulmuş olması gibi etkenler de girince, reklamdan geçinmek epey zor görünüyor (Bu konu hakkında günlerce konuşabilirim.) Yeni bir site olarak reklamverenin ve medya satınalmacıların ilgisini ve güvenini kazanmak da zorlu bir süreç olacaktır. Kaldı ki bu tür işlere prim veren marka sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor. Türkiye pek geniş bir ülke değil bu anlamda. Piyasanın doğal sınırları belli. Attığın taş ürküttüğün kuşa değecek mi?
O zaman kimse hiçbir işe girişmesin mi?
Öyle bir şey demiyorum; girişsin tabii. Ama bir işe paranı, umutlarını yatırırken ayaklarının yere bastığından emin olmak şart. "Hayal içinde yaşayan, bok içinde ölür" diye acımasız bir laf var...
Her gün, sermayesi olmayan bir genç, internetten rızkını çıkarma ümidiyle birtakım işlere girişip mutsuzluğun kapısını aralıyor. Yine her gün, bitmez tükenmez parasının küçük bir bölümünü internete yatıran beceriksiz bir hanzo, birilerinin önünü tıkıyor. İkisine de kolay gelsin.
Her şeye rağmen "BuzzFeed gibi bir site" hayalleriniz varsa, aşağıdaki makale ve haberlere göz atmanız faydalı olabilir:
How BuzzFeed uses lists to make news more accessible
Lessons in creating a buzz on social media from BuzzFeed
6 lessons from BuzzFeed as it launches in the UK
5 tips from BuzzFeed on making content shareable
----------------------------------
Benzer Yazılar:
Özet geçmek gerekirse: Yeni nesil içerik
Çok tıklanan, az saygı gören haber sitesi yaratmanın yolları
Türkiye'nin Buzzfeed'i, "sosyal ağ" halindeki yapısıyla Onedio. Birebir kopya falan filan ama Türkiye'nin en çok ziyaret edilen 20 sitesi arasına girmişler bile. Bu noktadan sonra rakiplerin yaklaşması çok zor bana göre
YanıtlaSil