İnternet hayatımın hatırı sayılır bir kısmı, bir siteye
girmek için bu üç adımı uygulamakla geçti. Nedenini hiç anlayamadığım bu
uygulamalar şükür ki son zamanlarda eski çılgınlığını kaybetti. Bu tip bir
siteye girerken kendimi Ankara Otogarı’nda (AŞTİ) gibi hissederim. Otobüs terminallerini
bilen bilir; hedefe ulaşmak için önce
“İstanbul mu abi? Hemen kalkıyor, gel abi
gel… İstanbul değil mi? Eskişehir de var o zaman abi, 3 dakkaya kalkıyor, hemen…”
diyen adamları geçmek (introyu geç),
“Su 50 kuruş abi, buz gibi su… Peynirli gözlemem
var hanım abla!” diye çığıran büfecileri geçmek (reklamı kapat)
ve “Terminalimizde çığırtkanlık yapmak
yasaktır” diyerek ‘çığırtkanlık’ yapan hoparlöre kulakları tıkamak gibi bir
dizi eylemi başarıyla yerine getirmek gerekir.
İşte, sitelerde Flash uygulamalar kullanmanın bir ‘prestij’
aracı olarak görüldüğü dönemlerde nice tasarımcının günlerce gecelerce uğraşıp
ortaya çıkardığı introları bir hışımla geçerdik, yayıncısının büyük paralar;
reklamverenin de büyük geri dönüşler beklediği splash reklamları sinirle
kapatırdık (ki, bazıları reklamları kapatmayı bile teklif etmezdi: Girdiysen
izleyeceksin arkadaşım!) ve siteye girer girmez ansızın çalmaya başlayan
asansör müziklerini de kıstıktan sonra içeriğe ulaşabilirdik. Hala bu akımdan
vazgeçemediği örneklere rastladıkça “geç kardeşim” diyorum, “introyu geç!..” Şu
çağda hala 15 saniyelik introya, acayip ses efektleriyle süslenmiş Flash
animasyonlara can mı dayanır?
Ha bu arada şöyle (kateupton.com) bir introyu 'geçebilen' de olmuş mudur bilemem.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder